22.10.2008

Günedoğru Köyü


Malatya Doğanşehir Gündedoğru Köyü

Uzun zamandır yazamıyorum. Aslında burdayım ama birazcık netten uzaktayım. Topraklarımdayım.

Kısaca size hem memleketimi hem şu anda bulunduğum ortamı anlatmak istiyorum.
Ben aslen Malatya ili Doğanşehir ilçesi Günedoğru (Eski adı Harapşehir) köyü doğumluyum. Fakat bu bilgiler sadece kimlik üzerinde böyle.

Doğumum burda gerçekleşmiş ama kısa süre sonra ( 1 kaç aylıkken) Karabük İli Eskipazar İlçesine gelmişim babamın memuriyetinden dolayı. Orda büyüdüm ve İstanbul hayatım başladı. İstanbul iş dediğim anda gelen yıllık iznim ve MALATYA.

Yıllık izinimle aldım soluğu topraklarımda. Uzun zaman olmuştu gelmeyeli buralara. Bilmiyorum normal, orta dereceli Şehir, Kasaba hayatını herkez yaşıyordur ama köy hayatı bir başka oluyor diye düşünüyorum.

Hepimizin bir köyü var ama ne derece köylerimize gidiyoruz, geziyoruz, değerini biliyoruz bilinmez. Köy yaşantım hiç olmadığı için ben çok seviyorum bu yaşantıyı.
Aslında açıkca söylemek gerekirse devamlı olsa çekilecek dert değil ama canım köylülerimiz bu hayatı hergün çekiyorlar. Yılın 365 gününün 365 günü çalışıyorlar gibi birşey. Tabi bu oranlar benim köyüme özel. Sosyete köylerindeki çalışma oranlarını bilemeyecem ama:)

Bugün ilk olarak gittim tarlaya. Amcamın yonca ot işleri varmış bende yardım etmek istedim. Valla yardım etmeye ettim ama hep parmaklarım falan patladı. Anlıyacağınız köy hayatı bana biraz bedenen ağır geldi gibi birşey.
Yoncaları deste yapıp bağlamak kolay gibi görünebilir ama parmaklarımın su toplamasına yetti.

Bizim buralarda genelde Tütün, Pancar, Sebze çeşitleri, Darı(Mısır) Elma ağırlıklı olarak işlenir. Bugün ilk olarak pancarın yapılışını gördüm. Yediğimiz şekerlerin kıymetini bilelim derim. Anlatacaklarımı okursanız sizde anlayacaksınız.

Gerçekten tarladan kaldırılması zor ve emek isteyen, çok uğraşlı bir ürün. Birileri ellerinde kazma türü özel aletle pancarları söküyorlar, birileri sökülen pancarları bir yerde topluyorlar, birileri toplanan pancarları ellerinde kesici aletlerle yeşil yapraklarını keserek kök kısmını temizliyorlar ve biriktiriyorlar.

Bütün bunlar bittikten sonra işlenen o pancarlar ellerle araçlara Traktörlere yükleniyor. Tonlarca pancar ellerle yüklenerek alıcılarına gönderilmek üzere yola çıkartılıyor. Tabi bu esnada tonlarca yüklü araçların tarlada çamura saplanıp kalmaları, O dolu Römorku boşaltıp çamurdan kurtulan Traktöre tekrar yüklenmesi de yanında cabası.

Bugün bunu gördüğümde gerçekten çiftçiliğin gerçekten çok zor olduğunu anladım. Birde bu yapılanların yağmurlu karlı havalarda olduğunu düşünün ki pancar sökme dönemi herzaman kışa denk geldiği için tek söyleyebileceğim ALLAH bütün çiftçilerimize kolaylık versin.

Köyüm aslında çok kalabalık bir köy. 1114 nüfusu olup 4.267 Dekar tarım arazisi alanına sahiptir.

Köyde internet olmadığı için ilçeye amcamlara geldim ve burdan devam ediyorum yazılarıma. Köyle ilgili resimlerimi pek yakında sizlerle paylaşacağım. Mis kokulu köyümden selam olsun.

15.10.2008

Blogcu

Blog, Blogcu, Blog Yazmak, Blog Tanımı


Blog yazıp Blogcuyum diyen arkadaşlara konuşmak istiyorum. Günümüzde blogla ilgilenen kişi sayısı oldukca artmakta. Malum insanların internete düşkünlüğü anlatılmayacak kadar büyüyor.

İnternete akan kişilerin her biri farklı dallarda interneti kullanıyorlar ve büyük bir kısmıda blog yazmakla ilerleme yolunda büyük bir koşuşturma içersindeler. Peki nereye nasıl koştuklarından haberdarlar mı? Tabiki hayır?

Blog dediğimizde aklımıza birçok şey geliyor. Blogun gerçekten açıklayıcı bir anlamı varmı? Blog nedir? diye bir soru sorsam herkes yüzlerce farklı cevap verebilecekler. Mesela Elma nedir dediğimizde herkesin kafasında tekbirşey canlanacak. Peki ya blog dediğimizde kafamızda canlandırabileceğimiz şey nedir?

Örneğin ben bloğu bir kaç farklı anlamda size tanımlayayım.
Blog dediğimizde (Blogu gerçekten çözdüm biliyor ve yazıyorum diyenlerin tanımı) en belirgin olarak; Ana bir konu seçerek bu konu üzerinde insanları yazı, yorum ve görselliklerle bilgilendirmek.

Diğer bir anlamda blog; Herhangi bir ana konu olmadan insanları çeşitli konularda yazılı ve görsel
olarak bilgilendirmektir. Bunu hertelden diyede adlandırabiliriz.

En çok merak ettiğim konuda bütün blogların genelinde WordPress ele alınmakta. Özellikleri kullanımı rahatlığı avantajları falan. Bunu birçok blogda okudum ve gördüm. Bir şeyi çok iyi farkettim.
Anlatılan konu WordPress, fakat anlatılanların geneli aynı. Aynı derken nasıl olur diyeceksiniz. Alın size cevabı...
Googleye girip WordPress kullanımı yada özellikleri diye aratın. Bulunan sayfaları sırasıyla okuyun. Okuyacağınız farklı sitelerdeki yazıların anlatımları tıpa tıp aynı olduğunu farkedeceksiniz. Ya bir kaç farklı cümleler kurulmus yada kelimeler değiştirilmiş.
Şimdi usta blogcularımız diyeceklerki.

Arkadaşım WordPress denildiğinde tekbirşey akla geliyor. WordPress kullanan kişiler illaki aynı özelliklerden bahsedip tabiki birbirlerine yakın anlatımları yapacaklar. Çünkü WordPressin amacı kullanımı ne olduğu bir kalıp şeklinde değişmez değiştirilemez. Bunu bende biliyorum ama anlatan kişiler usta oldukları için aynı anlatımları ustaca ( copy- Paste) yaptıkları için sizin dediğiniz sonuçlar çıkıyor ortaya.

Bence blog yazmak sade ve çalıntısız olmalı. Çalınmadan kopyalanmadan özgürce yazılmalı. Tek bir konuda ağırlık verilmeden her konuda dürüstce kişilerce yazılmalı diye düşünüyorum. Yanlışmı düşünüyorum?

13.10.2008

Kredi Kartı


Kredi Kartı Kullanımı;

Gündelik hayatımızın olmazda olmazlarından artık kredi kartları. Hiç kredi kartım yok diyende bile birkaçtane mutlaka vardır.
Peki hepimizde kredi kartı var ama kaçımız gerçekten kredi kartı ne demek nasıl kullanılır, avantajları neler, zararları nelerdir bilenlerimiz varmı? Varsada ne kadar bunlara dikkat ediyoruz?

İlk olarak kredi karı nedir ondan başlamak istiyorum.
Genelde bütün bankalar tarafından müşterilerine özel indirimli alışverişlerde taksit olanakları,
Gerektiğinde nakit avans vs.... kısacası biz müşterilerine kolaylık sağlatmak amacıyla belli çıkarları dahilinde bizlere sunduğu kartların geneline denir.

Kredi kartının Kullanımı
İlk olarak kart kullanıcıları bilmelidirlerki hiçbir banka herne konuda olursa olsun karşısındaki muhatapı herne şekilde (zengin yada fakir) olursa olsun çıkarı olmadığı bir ürünü kesinlikle piyasaya sürmez.

Kredi kartları ile yapılan bütün alışverişlerde, çekilen bütün nakit avanslarda banka kendi belirledikleri limit dahilinde mutlaka faiz alıyordur. Bazi alışverişlerde vade farksız peşin fiyatına şu kadar taksit denildiğinde o banka ile şirket arasında yapılan bir anlaşmadır. Size vade farksız gelebilir ama banka zaten o sizden alacaği karı şirketten peşinen alıyor ki şirkette çaktırmadanda olsa sizden kesiyor:)

Şunu çok iyi bilin ve kabullenin ki erkekler yada bayanlar kredi kartı konusunda kendisine hakim olamayanlar kesinlikle kredi kartı kullanmasınlar. En çok karşılaşıp duyduğum sözlerden birkaçı.
Özellikle bayanlar; Ay cebimde kredi kartı olduğunda kendimi tutamıyorum, gezdiğim yerlerde gözüme hoş gelen herşeyi almak istiyorum ki alıyorumda. Aynı şekilde erkekler; Uf abi ya işte şurda gezerken şunu gördüm evde olmasına rağmen kartlada çok ucuza geliyordu bilmem kaç taksit imkanı kaçırmayayım alayım dedim (aynı ben) falan.

Şimdi size söylüyorum bayanlar ve erkekler herne kadar o ürünler size ucuzda gelse çok uzun taksit imkanlarında vade farksız denilsede unutmayın banka alacağını alıyor.

Gelelim en önemli etken olan ödeme şekline. Bilmiyorum kredi kartı kullanan kişilerin kaç tanesi ödeme şekli konusunda doğru bilgiye sahipler. Bütün kredi kart müşterilerinin dillerinde Asgari Ödeme var. Asgari ödeme ne deseniz cevap verebilecek çok az sayıda kullanacı çıkacağına inanıyorum. Asgari ödeme denildiğinde herkes tarafından bilinen tek tanım: Banka tarafından belirlenen en az ödemeyi gerçekleştirdiğinde hiçbir faiz ödemeden yada çok az faizle bir sonraki aya yapılan devir. Bunu böyle bilen kullanıcılara şimdiden geçmiş olsun diyorum.

Asgari ödeme demek bankanın belirlediği en az tutardı yatırdığınız taktirde sadece idari takibe girmemeniz için biz müşterilere tanınan tek töleranstır. Eee banka tölerans yaparda bizden karşılığını almaz mı? Vallahi affetmez direk faizini alır. Yani ödemelerimizde asgari tutar seçeneğini tercih ettiğimizde örnek verek anlatacam

''1000 Ytl lik bir kredi kartı dönem borcunun asgari ödemesi diyelimki 120 Ytl. Siz bu 1000 Ytl'lik ödemenin yerine 120 Ytl ödediğiniz an idari takibe girmekten kurtuluyorsunuz fakat geriye kalan 880 Ytl üzerinden bankanın belirlediği limitte faiz yiyorsunuz. Eee 880 Ytl ye 1 ayda kaçpara faiz gelecekki diyenlere. Bunuda sallıyorum 50 Ytl gelsin. İlk adımda oldumu 880 lik borç 930. Bu en küçük oranlar. Bu ayı böyle atlattık sorun yok diyelim. Gelelim gelecek aya. Yaptık yine harcamalarımızı sallıyorum 500 Ytl lik daha dönem borcumuz geldi. Bu ayki dönem borcu 500 + geçen dönemden kalan borç 930 = Bu ayda hepsinin yerine asgariyi ödemeyi tercih edecez( çünkü genelde hep bu seçiliyor) 1430. Bu normalde bu ay ödememiz gereken dönem borcumuz. Ee biz yine asgarisini yatıracaz. Sallıyorum asgari ödemesi 150 Ytl olsun. 1430-150=1280 kalan borç''. Yani kısaca her ödediğiniz asgari tutardan arta kalan tutara faiz işlemektedir.

Bir ay onu pas geçtiğinizde sonraki aylarda ödediğiniz asgari ödemeler sadece diğer ayların faizini ödemekle geçecektir. Size arta kalan sadece durmadan katlanan ana borç. Siz asgari borcu ödeyin durun.

Uzun lafın kısası diyerek tek bir cümlede tamamlamak istiyorum kredi kart ve ödemesi konusunu. Kredi kartı ile yaptığınız alışverişleri gelirinizle paslaşarak yapınız ve herne koşulda olursa olsun dönem borcunuzu pas geçmeyiniz. Asgari ödemeye hiç bulaşmayınız. Hee diyorsanız ki kardeşim ihtiyacım vardı aldım ödeyemedim asgari ödeyecem siz bilirsiniz. O zaman ağlamayın şu banka ocağımı söndürdü, yok yuvamı dağıttı diye tek suçlu sizsiniz.

Biraz ince düşünürsek bu kredi kartı sorununu çözeceğimize inanıyorum. Size bir tio; Şu devirde demiyecem genel olarak söylüyorum karşılıksız kim kime ne veriyor? Akrabalar mı? komşular mı? Kardeşler mi? Tabiki çoğumuz kimse diyecez demi. O halde banka bizlere ne diye karı olmadığı kazancı olmadığı şeyleri bedavaya versin ki? Babamızın bankalarımı bizlere acıyacak mı?
Dengeli Harcayıp Dengeli Ödeyin Ne kendinizi Ne Etrafınızdaki İnsanlar Üzmeyiniz.

12.10.2008

Kadının Gücü


Uzun zamandır girmiyordum chat ortamlarına. Çok zaman önce Netlog denilen geniş kapsamlı arkadaşlık platformuna üye olmuştum.
Bugün cansıkıntısında olsa gerek girip bakayım bir dedim.

Profilleri okuyup resimleri incelerken profilini yalandan doldurmayanan sade bir şekilde süslenmiş olan profillerden birine yazmak geldi içimden.
Güzel bir selamla başladım yazıma. Kısa sürede dönüş oldu ve hoş ve ağır bir sohbet.


Seviyeli ve güzel bir şekilde yazıştıktan bir müddet sonra siteden sıkıldı olsa gerek ki msn adresini vererek istiyorsan ekle msn de konuşalım ben burdan çıkıyorum dedi ve noktaladı sözünü.

Tabi o güzel ve hoş sohbetin ardından eklememek çok ayıp olur. Ekledim.

Msn geçtiğimizde kuzeninin bir sorunu olduğunu ve msn de onunla ilgilenmek zorunda olduğunu belirterek özür diledi benden. Beklettiği için kendisini suçlu gördü. Çok narin ve hoş bir bayan.

Şimdi diyorsunuzki yahu bizene senin bilmem nerde tanıştığın kişiden bayandan haklısınızda asıl konuya geçmedim ki heycanlanmayın:)


İsmi Ö. Peki önemli değil dedim bu arada bende kahvaltımı yapmamıştım kendisine bildirerek markete indim ve ekmek,meyve falan aldım. Eve geldiğimde çay suyunu koydum ve kahvaltımı hazırladım ve yaptım. Malum bekarlık her işi kendim görüyorum çok şükür:)

Acı ama gerçek bılaşıklarıda ben yıkadım...

Bilgisayarımın başına döndüğümde Msn de yazılmış cümleler özürler. Beklettiği için beni özür dilemiş. Dedim ya çok mütavazi bir insan.

Başladık sohbetimize baya bir konuştuktan sonra kendinden bahsetti bana. Kendisi Almanya doğumlu ve Almanya'da yetişmiş bir insan. Çok küçük yaşlarda ( 16 ) Türkiye' ye yerleşiyorlar ve yine o yaşlarda evlendiriliyor.

evlilik güzel ve kutsal bir olay diyoruz ve genç yaşta nurtopu gibi 2 kız çocuğu Dünya'ya getiriyor. Onlarıda gördüm kocaman olmuşlar biri 11 diğeri 8 yaşında.

Ö. gerçekten çok güçlü bir bayan. Evli ama Eşi onu hiç haketmiyor.

Eşi anlattığı kadarıyla sorumsuz içkici kumarbaz boş gezenin boş kalfası türünden birşey.


Kendisini aldattığını ve bunu gözleriyle gördüğünü anlattı bana. Birde kaç cesaretse el kaldırıp vurmuş. Hem suşlu hem güçlü diye işte buna derim ben. Ö. haklı olarak babasının evine dönmüş ve polise şikayede bulunmuş. Karakola alındığında başlamış Ö.ye yalvarmaya. ( Ayrılık dilekceside Ö. tarafından verilmiş) Pişmanım beni affet yalvarırım falan. Malum o hale düşmüş insanların söylecekleri laflar sabittir.


Ö. 2 şeker çocuğunu düşünerek istemeyerekte olsa geri döner o mübarek kocaya. Hep derler ya hiçbirşey için hiçbirşeye katlanılmaz içinde çocuk yoksa diye. O kadar olumsuzluk ve üzüntüden sonra tekrar döner koca evine. Şimdi çocukları ile çok mutlu. Çocukları ile ilgili birşey anlattı bana çok duygulandım ve onurlandım.


O olaydan sonra( Aldatılma) çocuklarını alıp baba ocağına dönüş yapar Ö. Birgün iki kızı odada dertleşiyorlarmış kardeş kardeşe. Ö. kapıdan sessizce dinlemiş onları. Ufaklık (8) ablasına(11) diyormuşki abla annemizi alıp gidelim ikimiz bakarız ona. Ben fülüt çalar para kazanırım diyormuş. Ablasıda tamam biz çok güçlü kadınlarız herşeyin üstesinden geliriz diyormuş.


Şu konuşmalara şu düşüncelere bakarmısınız. Bunları düşünüp konuşan biri 8 diğeride 11 yaşında iki tane çocuk. Bunu duyduğumda içimde fırtınalar koptu gözlrim doldu Ö. adına çok gurulandım. Sahip olduğu çocuklara bakarmısınız. Akıllılık düşünce karakter. Maşallah Allah Nazardan saklar inşallah. Daha anlatılacak guru duyulacak çok şey var ama onlarda aramızda. Ufaklıkların düşüncelerini paylaşmak istedim sizlerle.


Karşınızdaki çocuk diye sakın baside almayın. Hiç aklınıza gelmeyecek şeyleri düşünüp üstün cesaretleriyle çok büyük yüklerin altına girmeyi bile göze alabiliyorlar. Bunları düşünenler sadece iki tane çocuk. Size çok teşekkür ediyorum ufaklıklar. O mükemmel annenizle bir ömür boyu mutluluklar diliyorum sizlere.

10.10.2008

Erkekler



Erkeğin Utancı


Sizlerle gerçekten yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum. Gülermisiniz ağlarmısınız:)

İsim vermeyeceğim birgün arkadaşım E. arkadaşıyla beraber işyerinin önünde sohbet ediyorlarken karşılarından hoş bir bayan gelir.


E' nin yanındaki vatandaş o güzel ve hoş bayana çok dikkatli bir şekilde bakar. Çocuk bakmayıpta ne yapsın öyle güzel ve hoş bayana kim olsa bakar. Bak kardeşim yarasın:)

Kadın tam yanlarına geldiğinde hala gözlerini kadının üstünden çekmez ve kadın döner çocuğa derki ''Madem Kadınlara Alışamayacaktın Neden Köyünden Kalkıp Buralara Geldin'' der.


Çocuk beklemediği bir anda bu şekilde ağır ustaca güzel lafın karşısında hiçbirşey diyememiş:) Kadın güzel laf söylemiş çocuk bu güzelliği kabul edip hiç ukalalık etmeden sessiz kalımış.


Düşünüyorumda ben böyle birşeyle karşılaşsaydım bilmiyorum halim ne olurdu . Galiba o kadından özür dilerdim.


Peki Soruyorum erkeklere...Bu şekilde bir ustalıkla karşılaştığınızda bu kelimeler tarafınıza söylendiğinde o anda vereceğiniz cevabınız ne olurdu peki?

Kadın

Kadın Bakışı

En çok ilgimi çeken ve beni güldüren bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kadınlar. Bütün kadınların ortak özellikleri çok ilgimi çekiyor. Her kadın bunun farkında ama erkeklerde bunun farkındalarmı peki?

Yolda sokakta yürürken illaki karşınıdan çok güzel hoş mini etekli :) bakımlı bir bayan mutlaka gelmiştir. Biz erkekler hiç affetmez böyle bir hatunu affetmez gözlerimizi üstünden ayırmayız demi:) Eee böylelikle biz erkekler herzaman sapık görmemiş olarak nitelendiririrz.


Peki hiç o hoş bakımli mini etekli güzel bayana diğer bayanların baktığını sezdinizmi? İlginizi hiç çektimi? İşte asıl anlatmak istediğim benim dikkatimi çeken bu konu? Kadınlar neden birbirlerine daha çok bakıyorlar? Biz erkekler genelde öyle bir hatunla karşılaştığımızda genelde bir noktaya bakarız ama kadınlar saçından ayaklarına kadar süzüyorlar. Şimdi soruyorum biz erkekler mi daha sapık yoksa siz bayanlarmı?


Bu soruma bütün bayanların vereceklerim tekbir ortak cevap var. ''O bayanın giyimine, üstündekilerin yakışıp yakışmadığına, uyumlu olup olmadığına bakarız biz diyecekler'' hadi bunada eyvallahta biz baktığımızda neden sapık damgası yiyoruz. Şahsen ben öyle bir bayanla karşılaştığımda genelde bende üstündeki kıyafetlere yakışıp yakışmadığına uyumlu olup olmadığına bakıyorum.

Sakın bana birdaha kimse sapık demesin bu konuda:)

Kıskançlık. Evet bayanlar birbirlerini çok kıskanıyorlar ve çatlıyorlar. Mesela bazen öyle bir oluyorki yanımda bir bayan arkadaşımla bu tür bir olayla karşılaştığımızda bazen yanımızdan geçen hoş bayanları beğenmedikleri oluyor.


Aslında hatun 10 numara güzellikte 10 numarada giyinmiş hani derler ya görseniz dibiniz düşecek cinsten ama bizim hanfendi( Yanımdaki arkadaşım) ağzını burnunu eğerek hiç yakışmamış şöyle olsa daha güzel olur demesi yokmu beni öldürüyor. Kendi üstü aslında o 10 numara hatununkinin yanında Beş para etmez ama ne diyeyim bozmakta oluyor ki:) Arkadaş. Kıskançlık, çatlayacaksınız be güzellerim. Kıskanmayın ne olur çalışın sizinde olur demekten başka ne diyebilirimki size.


Biz erkekler bu yönde çok şanslıyız. Allaha şükür öyle yolda sokakta yürürken karşımızdan gelen hemcinslerimize öyle bakıp baştan aşşağı süzmüyoruz:) Ne mutlu erkeğim diyene.. Bayanlar birdahada bu konuda bizlere sapık dediklerinizi duymayayım:) Kokoşlar sizi:)

Alış Veriş


Yine ben ve İsmail. Biliyorum benden ve ismailden artık sıkıldınız ama ne yapayım ismaille istanbulda gezmeye bayılıyorum.


Kafalarımız uyuşuyor zevklerimizde aynı gibi birşey. Her zamanki gibi fix mekanaımız olan Beşiktaş'tan sesleniyorum size. İETT yolcuğu ve Beşiktaş. Güzel bir iftar yemeğinden sonra yarınında tatil olması rahatlığıyla geziyoruz Beşiktaş sokaklarında.



Sessiz ve serin. Eee ikimiz oluruzda Beşiktaşta kalırmıyız. Kesmeyen Beşiktaş gezintisinden sonra ver elini Taksim. O meşhur taksim meydanında indik meşhur Akbilli İETT otobüsünden:) Artık bizi bekliyor istiklal caddesi.

O serin havada fıngır fıngır yine istiklal caddesi. Hani derler ya iğne atsan yere düşmez diye aynen o cinsten. İsmaille güle oynaya ilerliyoruz istiklalde. Vitrinlere bakınıp
şu güzelmiş bu hoşmuş derken ÇETİNKAYA'nın önünden geçiyorduk ki İsmailin meşhur sözü ''GEL BİR GEZER ÇIKARIZ'' ve o anda mağzadayız...



Giriş kat oldukca alımlı oldukca kalabalık ve çok çeşitli ürünler. Kesermi kesmez...İkinci kata ilerliyoruz ayakkabıların aradığın aramadığın bütün markaları, Kazaklar,Sspor malzemeleri, Pantolonlar ve Montlar. MONT.



Olamaz böyle birşey. Öyle hoş duruyor ki denemeden geçilecek türden değil. Nede olsa denemeye para almıyorlar. Bizlerde millet olarak bilirsiniz severiz gördüğümüzü üstümüze geçirip yakışıp yakışmadığına bakmaya:D



Alışveriş mağzalarında en çok hoşuma giden satış elamanlarının müşteriyle ilgilenmeleri ve yakıştırmaları. Mont çok hoşuma gitti başladık bedenlerini denemeye.XL i giydiğimde o satış elamanındaki heycan anlatılmaz ancak yaşanırdı ve yaşadım. Ay çok yakıştı üstünüze tam oldu diğer bedenler sizi bu kadar açmaz en alımlısıda bu mont sizi çok zengin gösterdi demesi yokmu uçuruyor beni:).



Eee bir mont sizi zengin gösterirde alınmazmı. Çocuk o kadar dil döktü beni akndirmak için çabaladı kırmak ayıp olur dedim ve aldım. Ama mont gerçekten mayıştırdı beni:)



İsmaille yine gezmeye devam ediyoruz mağzada. Bizim beyfendi kazak alacam dedi ve kazakların bulunduğu reona geçtik. Şükürler olsun ki baya bir aramadan sonra bulabildi bizim paşa. Ee o bakarken bende bir iki dürtükledim kazaklari derken birtanede benim elimde kaldı deneyeyim dedim üstüme giyindiğimde çıkmaz bu dedim ve o kazağıda aldım:) Allahtan mağzada geziyoruz. Mağza kapanacak elemanlar katların ışıklarını söndürüyorlar biz hala geziyoruz ama belden üstümüz tamamlandi aldık alacağımızı.



Giriş kata indiğimizde Pantolon reyonu önümüzde. Belden üstü donatılırda aşşağısı boş kalırmı başladık pantolonlara bakmaya ama ismail beyin beğendiği bir pantolon varmış banada çok yakışacağını söyledi aradık taradık ama bulamadık. Başka yerden alırız deyip pantolonu( Belden Aşşağıyı) boş geçtik. Gezmeye girdiğimiz mağzadan baya bir borçlanarak çıktık:)



İsmail sakın bana birdaha Erkan gel şu mağzayı gezelim bu mağzaya bakalım deme gelmeyecem:) Senin yüzünden borçlanmak zorundamıyım:)